İNOVASYON Gönüllüğü

İnovasyon sadece yenilik yapmak değildir. Bir şeyin inovasyon  olabilmesi için hem yeni olması hem de ekonomik bir katma değere sahip olması gerekir. İnovasyon, “şirkete kazanç sağlayan bir yeniliktir.” İnovasyon çoğu zaman icat demek de değildir. Pek çok icat ticari kârlılık getirmez.

İnovasyon sadece bir Ar-Ge faaliyeti de değildir. İnovasyon, rutin işlere farklı bir açıyla yaklaşan, yenilikçilik anlayışını sürekli kılmayı başaran ve şirketin tamamını işin içine katan bir “iş yapma” biçimidir. Bir şirketin inovatif olması, o şirkette çalışan herkesin problem çözme ve yaratıcılık konusundaki yeteneklerine ve gönüllülüğüne bağlıdır. Çalışanların katılımı olmadan sürdürülebilir yeniliklerin kârlı bir işe dönüştüğü inovasyonlar gerçekleşemez.

Bir şirketi yöneten, kararları alan kişiler yenilikçi ve inovatif değillerse, o şirket yenilikçi olamaz.  Liderin yeniliklere açık olması, yaratıcılığı destekleyen bir ortam oluşturması, başarıyı ödüllendiren,  başarısızlığı bir öğrenme aracı olarak gören bir kurum kültürü yaratması gerekir. İnovasyonun herkesin sorumluluğu, iş yapma biçiminin bir parçası olması gerekir. En önemlisi, inovasyonun “olsa da olur olmasa da olur” ekstra getirisi olacak bir iş değil, “olmazsa olmaz” bir iş olarak ele alınması gerekir.

Şirketlerin inovatif bir yapıya kavuşmaları için, Tom Peters’in önerileri şunlardır:

1. Tom Peters, şirketin Hint kültüründen esinlenerek, eş zamanlı olarak “yaratma”, “koruma” ve “yok etme” becerilerine sahip olması gerektiğini söyler. Peters’a göre bu taban tabana zıt gbi görünen üç kuvvet aynı anda çalıştığında son derece yaratıcı ve dinamik bir ortam oluşur. Bir şirkette yenilikçi yöntemlere yer açmalı, bunu yanı sıra şirkete ayak bağı olan eski anlayışlar da yok edilebilmeli ama değişim adına her şeyi kökten söküp atma yoluna da gidilmemelidir. Eğer bu üçü aynı anda yapılıp şirket içinde sürekli temiz kan akışı sağlanırsa o zaman son derece renkli ve çok sesli bir şirket kültürü yaratılabilir.

2. Öte yandan Tom Peters, bir şirkette inovatif bir kültürün yerleşmesinin, işlere ve görevlere bakış açısını değiştirmekle mümkün olduğunu söyler. İnovasyonun herkes tarafından benimsenmesi için önem derecesi, büyüklüğü ne olursa olsun, istisnasız her görevin yaratıcı ve değer üreten bir “proje” olarak ele alınması gerekir. Çalışanların işlerini bu anlayışla sahiplendikleri bir ortamda rutin işler, canlı projelere dönüşür ve yaratıcı, yenilikçi fikirlerin doğmasının yolu açılır. Yeni fikirler ancak böyle bir ortamda inovasyona dönüşebilir. Çalışanlar ancak bu anlayışla rutin işlerinden de heyecan duyabilirler.

3. Çok renkli ve çok sesli ortamlar daha yaratıcıdır.  “Evet efendim” diyenlerdense kendi fikrini söyleyen insanların çoğunlukta olduğu ortamlarda daha inovatif çözümler, yöntemler ortaya çıkar. Herkesin sahiplenip,  kendinden bir şey katarak iş yaptığı ortamlar, çalışanların girişimci ruhlarını ortaya çıkardıkları ortamlardır.  Böyle bir ortam, hiç şüphesiz her kademede daha kârlı, daha fazla değer yaratan işlerin yapılması anlamına gelir.

4. Tom Peters’a göre inovasyonun bir şirketin ruhuna işlemesi için, inovasyon performansının ölçülüp ödüllendirildiği bir sistem kurulmalıdır. Ayrıca bu süreçte olası hataların öğrenme vesilesi olarak kabul edilmesi gerekir. Böyle bir ortam yaratıldığı takdirde, yaratıcı fikirlerin inovatif iş modellerine dönüşmesi daha hızlı olur. İnovasyon kültürünün şirketin DNA’sına işlemesi için şirket içindeki gündelik hayatın bu anlayışla  ilmek ilmek örülmesi gerekir.

İnovasyon, sadece bir departmana emanet edilecek bir iş olamaz.  Bir şirketin ya da bir kurumun inovatif olması için, her çalışanın günlük olarak yaptığı işlerin hepsini daha inovatif bir şekilde nasıl yapabileceğini düşünerek yapması gerekir.

 

Whatsapp'dan Yazabilirsiniz.